Binaları Beton Değil, Vicdan Ayakta Tutar!
Bir sabah, haberlerde bir deprem haberiyle uyandığında…
Yıkılan binaları, kaybolan hayatları, harabeye dönen şehirleri gördüğünde…
Sana şunu kimse açık açık söylemez:
“Bu sadece doğa değil. Bu bizim ihanetimizin bedeli.”
Deprem, dünyanın doğal bir nefesidir.
Ama o nefesin bir şehri mezara çevirmesi bizim eserimizdir.
Çünkü bu topraklarda binaları beton değil, kopya projeler, “göz yummalar”, torpilli imzalar ve mesleği sadece para kaynağı gören mühendislik anlayışı inşa etti.
Birileri çizdi.
Birileri onayladı.
Birileri teslim aldı.
Ve sonra bir gün, toprak silkelenince her şey yerle bir oldu.
O binaların altında yalnızca insanlar kalmadı;
Kendi mesleğine ihanet edenlerin vicdanı da gömüldü.
Mühendislik Sadece Matematik Değildir
Bugün birçok kişi mühendisliği sadece matematiksel bir problem gibi görüyor:
Formüller bil, sınavı geç, diploma al…
Sonrası zaten bir şekilde olur(!)
Hayır.
Mühendislik bir çözüm üretme sanatı değil; hayat inşa etme sorumluluğudur.
Çünkü bir çivinin eksik olması bir evi başa yıkabilir.
Bir kolonun yanlış hesaplanması bir mahalleyi yok edebilir.
Ve şunu unutma:
“Kendi imzanı taşıyan bir bina yıkıldığında, enkazın altında sadece taşlar değil, senin adın da kalır.”
“Torpille Bir Yere Girsem, Gerisi Gelir…” Diyenler!
Bugün hala bazı gençlerin ağzından bu sözler dökülüyor.
Ve maalesef bazıları da bu yoldan gidiyor.
Torpille girilen bir işte, kazanılan her kuruşta, yıkılan bir hayatın bedelini ödeyebileceğini mi sanıyorsun?
Bir gün o binanın enkazı altında kalan biri, senin ruhunu sorgulayacak.
O gün ne anlatacaksın kendine?
“Ben elimden geleni yaptım” mı diyeceksin?
Yoksa “Zaten herkes böyleydi, ben de öyle yaptım” mı?
“Diplomam Var, Biter” Diyenlere
Diploma bir başlangıçtır, bir zafer değil.
Diplomanı aldığın gün bir savaşa girdin:
- Bilgiye karşı cehalet savaşı
- Vicdana karşı çıkar savaşı
- İnsan hayatına karşı duyarsızlık savaşı
Bu savaşta kaybedersen, sadece kariyerini değil, insanlığını da kaybedersin.
Bugün kendini geliştirmeyen, öğrenmeye direnen, mesleğini yalnızca bir gelir kapısı olarak gören herkes, aslında kendi mezarını kazıyor.
Üstelik kazdığı mezara bir gün başkalarını da sokacak.
Sorumluluk Sahibi Olmak, İmza Atmaktan Daha Zordur
Bir projenin başına geçtiğinde, sadece teknik bilgi taşımazsın.
Omzunda bir toplumun yükü vardır.
Gözünde bir annenin umudu vardır.
Kalbinde bir çocuğun geleceği vardır.
İster fabrika inşa et, ister köprü tasarla, ister bir asansör montajı yap…
Yaptığın her şey bir hayatın parçasıdır.
Ve şunu hiç unutma:
“Yaptığın her iş, ya bir hayat kurtarır, ya da bir hayat söndürür.”
Bu Ülkenin Mühendise Değil, Gerçek Mühendise İhtiyacı Var!
- Ezbere proje çizen değil, düşünen mühendis lazım.
- İmza satarak değil, vicdanıyla çalışan mühendis lazım.
- Statü için değil, toplum için var olan mühendis lazım.
Bu ülke senden sadece beton duvarlar istemiyor.
Bu ülke senden, içinde hayatın yükseleceği güvenli kaleler istiyor.
Bu yüzden “geçim derdi” değil, şeref derdi taşıyan mühendisler lazım.
Kendine Şunu Sor:
Bugün mezun olmuş olabilirsin.
Peki, gerçekten mühendis oldun mu?
- Gerçek bir bina inşa edebilir misin?
- Gerçek bir güven inşa edebilir misin?
- Gerçek bir karakter inşa edebilir misin?
Diplomanı değil, karakterini gösterme zamanı.
Ve unutma:
Binaları beton değil, vicdan ayakta tutar!
Son Söz:
Bu yazıyı okuduktan sonra ister kendine kız, ister harekete geç.
İstersen “Ben zaten iyiyim” de, istersen “Ben daha iyisini yapacağım” de.
Ama sakın unutma:
Bir gün yaptığın bir iş ya bir hayat kurtaracak…
Ya da bir felaketin nedeni olacak.
Karar senin.
Seçimini yap!